Friday, November 07, 2014

Yazmak

Buraya yazacağımı söylemişim ama yazmamışım. Biraz tumbler'a yazdım ama bunun ötesinde düzenli yazmak çok zor. Ne kadar istesen de olmuyor işte. Bir de hayat değişik. Mesela zamanın var ilhamın yoksa, yazacak şey var da yazmıyorsan yazılmışı bilgisayar ortamına bile aktarmıyorsan ne denebilir ki? Projen var ama kaynağınla çalışmak için duygu durumun uygun değilse, işte gel de çık işin içinden.

Müzik

Tabii her ne kadar kendince bir şeyler üretsen de müzisyene ihtiyacın var etrafında. Tamam etrafımda hatırı sayılır müzisyenler var ama çat içimden bu geldi haydi bunu aranje edelim şekle şemale sokalım diyeceğim birileri yok. İşte böyle olunca daha az şarkı doğuyor içinde. Doğanlar da yarım. Hem o yarımlar da enstrümanla çalınmamış halk ozanı misali sadece dilimizde. Ozanların da bir sazı olur ama değil mi? Tey tey...

Başka Şeyler

Başka şeyler yazmak için uğrayacaktım sevgili bloguma.
Sonra aslında beni bu dünyada en çok mutlu eden şeylerden birini yazmaya niyet ettim.
Bazen bir fotoğraf ya da bir ortamın köşesini görürsünüz işte o zaman bambaşka bir mutluluk kaplar içinizi. Oysa işin aslı tamamen farklıdır. Sizde uyanan duygu tamamen o görüntünün çağrışımının etkisiyle oluşmuştur. Orası ya da o fotoğraf sizin sandığınız gibi değildir.
Sadece o ilhamı yakalayabilmek için bir sürü fotoğrafa bakıp bir çok ana şahit olmak lazım ama değil mi?

Thursday, August 22, 2013

Amaç

Amaçsızlık çok ızdırab verici olabiliyor bu hayatta.
En azından benim için oldukça zorlayıcı olabiliyor.
Bir amaca tutunup da sonrasında hele beklediklerini bulamayınca daha da hayal kırıklığına uğruyorsun.
Hayatımda çok büyük bir değişiklik yaptım, bir yılı aşkın bir süre önce.
Bu değişiklikten oldukça memnundum ve belki hala memnunum. Sonrasında ne olacağını bilememek ve umduklarımın gerçekleşmeyeceğini öngörmem beni umutsuzluğa ve isteksizliğe sürükledi.
Bu aralar yine bir şekilde bana amaç tayin edilmesini bekliyorum ki bunun sonunda gerçekten mutlu olacak mıyım, oldukça şüpheli bir durum.
Büyük hayaller ve başkasının planlarına kendimi dahil etme çabası hepsi bir arada. Bazen gerçekten kendimi kaptırıp çok mutlu oluyorum ama dönüp baktığımda aslında o plana ayak durma çabası ve yeniliğin getirdiği hevesin dışında kendime ait her hangi bir şey göremiyorum. Böyle olunca yine en en sevdiğim (!) o meşhur soruyla baş başa kalıyorum.
Ben ne yapmak istiyorum?
Bu hayattaki gayem nedir?
Birilerine yardım etmek istiyorum. Nerede, nasıl, ne şekilde, kime?
Birilerine bildiklerimi öğretmek istiyorum. Nerede, nasıl, ne şekilde?
Bu sorular  etrafımda dönüyor, ben bu soruların etrafında dönüyorum.
Gözlerimi kapatıp "koş" denmiş at gibi koştuğumda bazen sorun çıkmıyor ama günün sonunda göz bağım aralanıyor ve "ben ne yapıyorum?" diyorum.
Aynı döngü ama tabii ki değişen durumlar ve değişen bir ben mevcut.
Bunun yanı sıra hayatı oldukça kısa buluyorum. Filmin her an bitebileceğini ne kadar uzun metrajlı olursa olsun yine  de biteceğini düşündüğümde daha da anlamsız geliyor bir çok şey ancak bunun için de bir şey yapmıyorum.
Hayat kısa, mutlu yaşamalıyım diyorum, o yüzden sevmediğim bir düzeni bıraktım.
Peki ama ya şimdi yol nereye gidiyor? Ben hangi yolun yolcusuyum?
Bu soruların cevabı yok. Hayatta hiç bir şeyi aslında biz kesin olarak belirleyemeyiz.
Akışına bırakıp da keyif almayı da bilmiyorum malum.
O yüzden zorluyor bu sorular beni. Anlayacağınız "takıl gitsin." diyemiyorum. Yapımda yok.
Bir amaç olmalı, bir neden.
Beni hayata bağlayan, coşku duymama neden olacak bir uğraş.
Motivasyon, işte, her şeyin sırrı bu:)

Thursday, July 18, 2013

Kumbara

İçi dolu bir kumbara gibiyim.
Her şeyden biraz var.
Topladığında ne yapacağını bilmiyorsun o nedenle kumbara hep kapalı.

Wednesday, July 17, 2013

Monday, July 15, 2013

Bu günlerde

Karides kokusunu severim. Karides yemeyi de.
Somon salata yemeyi de severim.
Şimdi vejeteryanım. Hiç birini yemiyorum.
Zaten çok yemezdim önceden de.
İnsanlar kendilerine ve etrafındakilere karşı dürüst olmak da güçlük çekiyorlar.
Bir şeyleri açıkça ifade etmekte zorlanıyorlar.
Kadir kıymet bilmiyorlar.
Birilerinin  birileri için bir anlam ifade etmesi için oldukça zor.
Birbirimizi dinlemek ise oldukça zor.
Hatta birbirimizin düşüncelerini merak etmek bile oldukça lüks.
Başkasını düşünmek ise paha biçilemez.
Tabii bir de tüm mantık sınırlarını zorlayan insanlar (!) var.
Neye inanıp neye inanmayacağımızı ise bilemiyoruz.
Her yerde şiddet hakim.
Uzlaşmak ise seçenekler arasında yok.

Friday, May 03, 2013

çok az kaldı

geri dönüyorum. 
bekleyiniz:)

Thursday, November 03, 2011

ve simdi

Ne kadar zor çiğ ile örtülmüş kalbimle hayata tutunmak ve keyfimi hic bir seyin kacırmamasını saglamak.

Herseyi insanların dedigine uydurmaya calisarak yasıyorum.

Ailemle olan iliskim de derin yaralar var.

Gecmis solugunu ensemden eksik etmiyor.

Bir yandan anlatamadıgım icimde cıg gibi buyuyen sorunlar.

Tam hallettim derken tekrar hortlayan meseleler.

Kendimi tam olarak kimseye anlatamama hali.

Suskunluk ve sonra cok buyuk kavga gurultuler.

Bunların arasında sıkısmıs kafam karısık bir haldeyim.